Strateji bir yere kadar geçerliydi sonrası inanç ve yürek işiydi

Posted by

Osmanlı İmparatorluğu kurulduğu 1299’dan itibaren büyüme kaydederek, dünyanın tarihte gördüğü en büyük devletlerinden biri haline gelmişti.

Üç kıtaya yayılan sınırları ile imparatorluk birçok ulusu ve ülkeyi yönetimi altına almıştı. Batılı ülkelerin güçlenmesi ve beraberinde gelişen milliyetçi akımlar devleti zayıflatıyordu. Egemenliği altındaki topraklardan pay almak isteyen emperyalist devletler gerilemekte olan Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşma hesapları yapıyordu.

I. Dünya Savaşı’nın ateşi bu hesaplar doğrultusunda Osmanlı Devletini de sardı. Bu hesaplar doğrultusunda açılan Çanakkale Cephesi yaşanan kahramanlık hikâyeleri ile bir milleti yok etmeyi amaçlayan planlara önemli darbe vurmuştu. Darbeyi tetikleyen olayların ardında ise büyük bir azim, kararlılık ve kahramanlık yatıyordu. Kahramanlarımızı saygıyla anıyoruz:

Bir lider tarih sahnesine çıkıyordu

Çanakkale Savaşlarında, karaya asker çıkarma girişimlerinin en önemlisi; İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin Seddülbahir’e, Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu’nun Arıburnu bölgesine yaptıkları 25 Nisan 1915 tarihli çıkarma önemli bir kırılma noktasıydı. 19’uncu Tümen Komutanlığı göreviyle Çanakkale’ye adım atan Yarbay Mustafa Kemal, hem bu tümenin hem de diğer birliklerin komutasını üzerine alınca savaşın gidişatı belirgin şekilde değişmişti.

Mustafa Kemal Atatürk, ilk önce Sofya sefareti ataşe militerliğinden bölgeye çağrılmış ve Tekirdağ’da 19’uncu fırkayı teşkile memur edilmişti. Bu kuvvetle Eçe Limanı, Seddülbahir ve Morto Limanı arasındaki sahilin korunmasıyla görevlendirilen Atatürk, Balkan Savaşından beri bu araziyi iyice tanıma fırsatı bulmuştu.

Çanakkale’yi savunan 5. Ordu Komutanı Liman von Sanders, Bolayır-Saros bölgesine çıkarma yapılacağını düşünüyordu. Çanakkale Savaşları’nın en önemli günü olarak tarihe geçen 25 Nisan 1915’te Türklerin, Seddülbahir Cephesi’ne kuzeyden kuvvet kaydırmalarına engel olmak amacıyla Müttefik Kuvvetleri, Kocaçimentepe’yi ele geçirmek üzere donanma desteğinde çıkarma başlattı.

Hem çıkarmayı yapan İngilizler hem de savunmayı gerçekleştiren Türk birlikleri için çok zor ve kanlı bir çatışma oldu ve her iki tarafta da ağır kayıplar yaşandı. 9’uncu Tümenin 27’nci Alayı, Kanlısırt bölgesinde düşmanı durdururken 5’inci Türk Ordusunun genel ihtiyatını oluşturan 19’uncu Tümenin Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal, kendi inisiyatifiyle hareket ederek, sürekli taarruzlarla düşmanı dar bir kıyı şeridinde durdurmayı başardı.

Mustafa Kemal, 19’uncu Tümen ve emrine verilen öteki birliklerle, 17 Mayıs 1915 tarihine kadar Arıburnu Cephesi’ndeki savaşları, sevk ve idaredeki üstün yeteneğiyle başarılı bir şekilde yönetti. Beş ay boyunca Seddülbahir, Kirte ve Arıburnu cephelerinde başarı elde edemeyen General Hamilton, Türk ordusunun gerilerine sarkmak ve onu çember içine alarak yok etmek için Anafartalar (Suvla) sahillerinde yeni bir cephe açmaya karar verdi.

Bunu gerçekleştirmek için Arıburnu’na Anzak Kolordusu, Suvla sahillerine ise 9’uncu İngiliz Kolordusu tahsis edildi. Harekât 6 Ağustos 1915 gecesi baskın şeklinde başladı. Bu muharebeler devam ederken 8 Ağustos 1915’te, 19’uncu Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı ve bölgedeki bütün kuvvetler onun emrine verildi.

İngilizler, Anafartalar bölgesine yapılan çıkarmayla birlikte iki tümenle Kocaçimentepe ve Conkbayırı’na taarruz ederek çok kritik yeni bir durum daha yaratmışlardı. Mustafa Kemal, 10 Ağustos 1915 sabahı, yalnız 8’inci Tümen ile İngiliz kuvvetlerine karşı süngü hücumu yaptırarak düşmana ağır kayıplar verdirdi. Artık Yarbay Mustafa Kemal, “Anafartalar Kahramanı” olarak ün kazanmıştı.

33’üncü Piyade Alayı

Türk ordusunun tüm birlik ve fertleri gibi 33’üncü Piyade Alayı da kendisine verilen vazifeyi en iyi şekilde yaparak ülkesini ve ulusunu savunmak için üstün çaba gösteren bir birlikti. Çanakkale Cephesi’nde…

Ezineli Yahya Çavuş’un 67 askerden oluşan tümeni

Gelibolu Yarımadası’nda 25 Nisan 1915 günü Ertuğrul Koyu’na çıkarma yapan 3 bin askerden oluşan İngiliz kuvvetini, Ezineli Yahya Çavuş ve komutasındaki 67 asker on saati aşan sürede mavzer atışlarıyla sahilde durdurdu. Ezineli Yahya Çavuş, 4 Haziran 1915’te 3. Kirte Muharebelerinde ağır bir yara alarak hastaneye kaldırıldı ve ertesi gün şehit oldu.

Arkadaşı gelinceye kadar yerini bırakmadı

Savaş sırasında Mecidiye Tabyası’ndaki bataryalar yirmi dakika ateş edememişti. Yüzbaşı Mehmet Hilmi, toprağa isabet eden yoğun ve şiddetli bombardıman neticesinde toprakların kama çarkındaki yağlara yapıştığını ve bataryanın kama irtifa çalkarının hareketini engellemesi nedeniyle faaliyetsiz kaldığını gördü.

Kendi evinden getirdiği bir teneke zeytinyağını kullanarak sorunu çözmüştü. Yüzbaşı Mehmet Hilmi, bugüne dair bir kahramanlık hikâyesini şöyle anlatmıştı: “İkinci topun solundaki cephanelik duvarı bir isabetle delindi. Bir mermi topu erin kucağındaki hartucun bir kısmını koparmışsa da erin elinde kalan parça ateş almamıştır.

Cephanelikte parçalanan bu merminin içindeki baruttan veya kopan hartuç parçasının bir kısmının yanıp sıçramasıyla 6 numaralı askerin yüzü yanmış ve duvardan sıçrayan taş parçaları ile de iki asker hafif yaralanmıştı. Fakat 6 numaralı er kendisini irtifa çarkını, (topu yükseltip nişan almaya yarayan çark) nişan bozulmasın diye, yerini alacak arkadaşı gelinceye kadar bırakmamıştır. Bu er bir gece hastanede kalmış ve gözleri açıldığında ertesi gün bölüğüne dönmüştür.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir